DİĞER
K24'te Ağustos ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Petterson’un olay örgülerinin oldukça 'sıradan' olduğu düşünülebilir. Bugüne kadar farklı dillerde yazan birçok yazardan aile hikâyeleri okuduk. Petterson romanlarının özgün yanlarından biri, bu hikâyeleri kendine özgü bir zaman tasarımı içinde sunması. Zaman çağdaş Norveç edebiyatında oldukça önemli ve üzerine düşünülen bir kavram."
"Erpenbeck’in romanlarının odağındaki ana hikâyenin yanı sıra metin boyunca aktarılan küçüklü büyüklü hikâyelerin çoğunda, sınır kavramı çevresinde değerlendirmenin mümkün olduğu benzer meselelere temas edilir; bunlarla ilgilidir hikâyeler ya da bunların sorunsallaştırılıp didiklendiği bir yaklaşımla kaleme alınmışlardır."
"Fellini’nin aşırılığa hatta groteske olan düşkünlüğü, filmlerini özgün ve benzersiz kılan özelliğidir aynı zamanda. Sinemaya adım atmadan önce mizah dergileri için karikatürler çizen Fellini’nin sinematik evreni gülünç, abartılı, karikatürü andıran karakterlerle dolup taşar."
Ve bir kadavra oldu. Şimdi darmadağınık bir hâlde olsa da taşına “Geldiğimize pişman olmayacağız” diye yazdırdığı mezara gitmeden önce söyleyecekleri var...
Jenny Erpenbeck, Gidiyor, Gitti, Gitmiş romanında Avrupa'daki mülteciliğin nasıl bir şey olduğunu, temel sorunlarının dayandığı bürokratik engelleri didaktizme düşme riskini üstlenme pahasına aktarıyor...
Manhattan’da Üç Oda’da cinâyet yok, silâh yok, kâtil, ipucu yok, kanıt, polis yok, aşk var. İnişli çıkışlı bir aşk; sert bir fırtına desek yeridir...
Batık Bir Gemi'de deniz, bir yandan anlatıcının arzularının tekinsizliğinin simgeler, diğer yandan ise anlatıcının yaşlılığını teyit eden bir ayna işlevi görür
© Tüm hakları saklıdır.